6 Kasım 2010 Cumartesi

karaoke

Merhabalaaarrr;
Hayat hala bildiginiz gibi... Yazmamın sebebi unuttuğumdan değil rutinliktendir :)
Geçen hafta ilginç bi yere gittim onu anlatacam.
Prenzlauer berg diye bi muhit var burda. Semt desem yeri. Bi tane de Mauer diye park var orda.
Oraya gittik arkadaşlarla. Kocamaaann bi park... Sol tarafında bi pazar kuruluyo ama o da bayaa büyük bit pazarı gibi ama yeni eşya da var. Envayi cesit...  Şapkadan telefona kadar bir sürü sey çok eglenceli. Zaman nası geçiyo farkına bile varmıyo insan. O pazarın tam karşısında da trübün gibi bi yer var. Binlerce insan oturmuş bi şey izliyolar. Biz de çıktık yukarı. Orta da bi tane şemsiye, şemsiyenin altında bi tane adam, adamın önünde bi bilgisayar...
 Evet evet o kadar insan karaoke dinlemeye gelmiş. Adama adınızı ve söylemek istediğiniz şarkıyı yazdırıyosunuz ve çıkıp söylüyosunuz o kadar.  Çok enteresandı. Gayet başarılı insanlar da dinledik saçma sapan sarhoşları da :)
Gayet eğlenceliydi gene gidecek ben...

11 Ekim 2010 Pazartesi

çok oldu yazmayalı

Lan bayağı olmuş harbiden de :))))

Dur bakayım bi değişiklik var mı ben de? Zannımca yok.

Ha bürokrastik işlemlerin bir çoğunu hallettim. Artık resmen almanya da kayıtlıyım. Banka hesabım kullanıma açıldı falan filan.

Hafta sonu aktivitemden bahsedeyim azıcık. Hani derer ya ''yediğin içtiğin senin olsun bize gördüklerini anlat'' diye, o hesap :))

Pazara günü Olliye kalktık canımız sıkıldı evde hadi bisikletle turlayalım dedik. Sonra Ollie Abi benim havaalanini görmediğimi farketti ve oraya dogru yollandık, Uzak değil bizim evden taş çatlasa 15 dk sürer bisikletle. Şehrin merkezinde bir havaalanı burası Tempelhof Airport. 6-7 ay öncesine kadar çalışıyomuş da. Naziler devrinde yapılmış. Plana göre Berlini yerin altına inşaa etmek istemişler. Yani büyük kısmını. Bu havaalanı da planın bir parçasıymış. Devasa bir yer. İçini görmedim ama denildiğine göre memleket kadarmış :))
Velhasılıkelam Berlinde hali hazırda zaten iki havaalanı var, bu boşuna masraf, zaten inen uçak da yok deyu burayı kapatmışlar. Ama halka açık :))
Her yer çim. İsteyen mangal yapıyo,  isteyen bisikletle geziyo, isteyen kaykay yapiyo, envayi çeşit uçurtma var etrafta. Hatta windsurfing bile yapan var :)) valla yelken ayni yelken ama ayaklarının altında büyükçe bir kaykayla fırt oraya fırt buraya  geziyolar. Bu yaz fukarası memlekette havalar daha sıcak olsa tadından yenmez valla. İşte böyle canlar. Aha bir iki de foto size...



İyi bakın kendinize...

26 Eylül 2010 Pazar

buruk pazar

Bulutlarla kaplı pazar
Kaplı tıpkı gönlüm gibi

Gönlü bulutlu olanlar
Tanrım esirgeme onlardan ümidi

Yitirdim ben sevincimi

Böyle yağmurlu bir günde

Sevgilim gittin gideli
Aynı yağmur içinde ta derinde

Bağlar bugün kaderimi
Yağmurlu ıslak sokaklar

Hep sayıklarken ismini
Tanrım duysun şikayetim bugün pazar



Bu malum soruyu ne zaman soracam diye merak ediyodum kendime 
''lan ben napiyorum burda?''
Sabah bu soruyla uyandım. Yapacak hiç bir şey yok, arkadaş yok, dost hiç yok...
Gecer diye ümit etmekten başka yol da yok...

15 Eylül 2010 Çarşamba

Ehiiii :))))

:)))))))
işler iyi gidiyo la galiba.
Kalacak yerimi kesinleştirdim arkadaşlar. Ollie Abi'yle anlaştık onun yanında kalıyodum zaten ama şimdi kiracısı oldum. Ev rahat tam anlamıyla bana ait olmasa da bi odam var :)) Muhtemelen bu gün bi iki parça eşya da alacam. Askılık falan. Evde bi de fazla masa var onu da benim odaya kapatabilirsem benden kralı yok.
Ama asıl mevzuu bu gün çocuklar gibi şenim. Buraya geldiğimde Ollie Abinin bi arkadaşının pisikletini almıştım. 2 hafta idare etti ama her yeri ayrı oynuyodu. Eski, döküntü, yeşil bi pisiklet... Arkadaşı geri isteyince bisikleti,  dımdızlak kaldım ortada zira pisiklet olmazsa olmaz. Okula metroyla gitmek zorunda kalıyom o zaman o da acık pahalı oluyo. Yani ne kadar derseniz günde 8-9 lira metroya gidiyo ki şu an benim için büyük para :))) Oraya vereceğime yemek yirim :))))
Velhasılkelam dün biraz dolaştık ikinci el bisikletçileri kayda değer bi şey çıkmadı. Bu gün ben yalnız çıktım. Buldum güzel bi bisiklet. Adama dedim ingilizcen var mı diye. Almanca ve ispanyolca dedi. Dedim bende de ingilizce ve türkçe. ''Ahh be abi'' dedi ''ne istiyon söle hele'' :))))
Kubilay Abi 38 yaşında, burda doğmuş. Kıyak bi adam. Bayaa lafladik. Indirim de yaptı. Kaptim bisikleti. Biraz kız bisikleti gibi demiri yok ortada ama valla hiç umrumda değil :))) Benim de boyum malum... Kolay oluyo binip inmesi... Onun dışında gayet iyi durumda. Bi de sağlam kilit ve arkaya sepet aldım. umarım çalınmaz zira burda anında götürüveriyolar :(
Başka bi şey yok şimdilik. Hepinizi öperim...

8 Eylül 2010 Çarşamba

hallo...

Nasılsınız canlarım?

Yazmadığım süre boyunca neler oldu neler... Yok lan öyle ahım şahım bi bok yok çok bi şey beklemeyin :))

Pazar günü ilk kez kendimi turist gibi hissettim pindim pisikletime dedim şööle bi gezeyim. Hava da buraya geldiğimden beri o kadar sıcak olmadı. Alexandrplatz diye bi meydan var burda bütün müzeleri oraya toplamişlar. Fena bi yermiş harbiden. Müzeleri dolaşmadım, ayri bi gün ayıracam onlara henüz yerlerini keşfettim :) Zannediyorum bu bahsettiğim yer doğu almanya'da kalıyo. Çok kıyak kulaklıkı tüylü alamanşapkaları var üzerlerinde orak çekiç olan. Tubim bilir bende de var bi tane ama arması yok tabi :))Neyse dolaştım acık sonra dönerken Berlin duvarını da gördüm. Envayi çeşit resim yapmışlar üstüne. Hemen yanından bi nehir akıyo. Zamanında mayınlar yüzermiş içinde iki tarafta da asker beklermiş.

Pazartesi her şey olağandı. Okul ev. Akşamı bu bahsettiğim klibin yönetmeni ve prodüktörüyle tanıştım. Kalantor adamlar sanmayın iki tıfıl oğlanmış. Gene düştüm öğrenci projelerine yani :)))

Aaaa salı konsolosluğa gittim. Bu kadar türk'ün olduğu yerde en ücra köşeyi bulma becerisini gösterdiğinden arkadaşları hakkikatten kutluyorum. Git git bitmedi o yol. Bi de pezevengin biri yanlış trene bindirdi beni yarım saatte öyle gitti :)) Ama bi adam vardı eğitim ateşesiymiş çok yardımcı oldu sağolsun...
Yalnız arkadaşlar ilk kez bu kadar cahili bir arada gördüm. Burdakilerin çoğunun durumu harbiden fena...
Ordan döndükten sonra malum bitteschön pazarı var oraya gittim.  Güzel oluyo. 3 günlük yemek yapıyom kendime cuma yine gidiyom alışverişe... Bu salı menümüzde taze fasile vardı :))) Akşam da Ollie Abi'nin arkadaşları bizi yemeğe çağırmış oraya gittik. Güzel yemekler yapmış çocuklar :) Yedik,  alamanya maçını da izleyip geldik eve.

Bu gün bi şey yok evde ders çalışıyom :) Komik di mi? Hayatımda ilk kez olduğundan eğlenceli bile denebilir :)))

iyi bakın kendinize...



    

3 Eylül 2010 Cuma

civciv

Selam arkadaşlar;
En son ilk günden bahsetmiştik. O gece otelde kaldıktan sonra sabah kalktım hemen okula gidip kaydımı yaprırdım daha doğrusu ben geldim dedim. Eertesi güne sınav tarihi verdiler. Okuldan çıkıp tekrar otele gittim eşyaları alıp Olliver Abinin evin yolunu tuttum. Yalnız şunu demeden de geçemeyecem iphone olmasa hiç bi yeri bulamazdım :))
Olliver Abi ''Veda'' filminde çalıştığım kamera operatörü arkadaşim bu arada. Gerçekten hakkını ödeyemem ''gel bi yer bulana kadar bende kal'' dedi.
Neyse evi buldum. Oturup biraz muhabbet ettikten sonra Ollie Abi ''gel gidelim pazardan bi şeyler alalım kayıntılık'' dedi. Ben de sandım ecnebi pazarı :)))
Gittik. Nehirin yaninda sergiler açılmış topu topu 100m bi yer. Bizim Keşan pazarında bi sokağı gözünüzün önüne getirin (bilenler tabi). Aynısı :))) Herkes türk tek fark alamanca çığırıyolar :)))
Altıma işeycektim gülerken... Daha sonra eve geldik. Biraz daha sohbet muhabbet derken Ollie Abi çıktı. Ben de attım kendimi dışarı. Yürüdüm yürüdüm aha bi baktım ''simit sarayı''. E dedim bi çay gider :))
Yine eve geldim. Bu arada her boş zamanım da ev arıyorum internette. Güzel bi yer buldum ama ilanların çoğu alamanca olduundan Ollie yardım ediyo. O güzel dediğim evin sakinleri meğerse şoroloymuş :))
Az kaldı gidiyoduk galaya :)))
Ertesi gün okula gitiim. Tekrar öğrenci olmak şahane valla :) Sınıf birleşmiş milletler gibi zaten. 3 türk, 2 iranli, 2 filipinli, 2 meksikalı, 1 rus, 1 yeni zellandalı, 1 koreli, 3 çinli olduklarını tahmin ettiğim zat (zira iletişim kuramıyoruz) :)))
Bu arada küçük de bi rental hause gördüm. Amatör işlere falan 5d 7d ışık falan kıralıyolar. Önümüzdeki 
hafta sonu bi klip cekimi var oraya gidecem yardıma da onun malzemesine bakmaya gittim. Bakalım burda nasıl oluyo bizim işler :))
işte böyle hala civciv gibi bakına bakına geziyorum.... iyi bakın kendinize...

30 Ağustos 2010 Pazartesi

macera başladı

  Arkadaşlarım;
  Hem hüzünlü hem komik bir gündü.
  Apar topar evden çıktık. Annem, babam, tubim ve ben. Havaalanına vardık. Girişte sorun olmadı. Sadece termosumun içine baktılar :))  Tav da çalışan bir arkadaşımdan aldığım numarayala birini aradım. 20 kilo olması gereken bagajlarım 40 kilo olunca birinden yardim istemek gerekti tabi :)) 10 kiloyu onlar sineye çekti 10unu ben ödedim. Kilo başına 7 euro alıyolar haberiniz ola.
  Sevgilim, Serkan'ım, Elif'im, Can'ım ve Ismail'im beni yanız bırakmadılar. Az sohbetten sonra vakit geldi. Vedalaşıp pasaporta girdim. Işin komik yanı çok mühim bi adammışım gibi beni business kapısından soktular. Ama sonrası daha komik; bana yardım eden görevli ''Erdem Bey siz girin ben araba alıp geleyim'' dedi. pasaporttan geçince bi de baktım bi tane golf arabası duruyor kapıda :))))) Arabaya binip kapıya gittim. Tabi beni geçiren herkes gülüp ağlamak arasında kararsız kaldı. :))))
Uçakta Almandan çok Türkün olması sizi şaşırtmaz sanırım. 70 yaşında mardinli bir teyze de buna dahil...
Sakin bir yolculuktu. inerken Berlini görünce bi heyecanlanmadım değil. Her yer yemyeşil görünüyo.
Indikten sonra hemen dışarı çıktım ve otobüsü buldum. Bi hostelden yer ayırtmıştım ya... internet sitesinde yazmış adamlar nası gelinir diye. Hah işte bi otobüs bi taksi olayı çözdü. Fakaaaattttt...
Adresi buldum bulmasına ama hosteli bulamadım :))) Yerinde kocaman bir inşaat, bomboş bir bina. Oradaki bara giren ihtiyarlara sordum dediler ki barın sahibi kadın bilir. kadının almancasından anladıım kadarıyla bı süre önce kapanmış. Aha dedim sıçanzi :))) köşede bi kafe bulup kıçmı koydum. Bi sigara telledim başladım düşünmeye ne bok yesem diye. Garsona başka hostel var mı diye sordum. O da şu an bulunduum oteli tarif etti. Biraz tuzlu oldu ama eşyaları atip çıktım sokaklara. Vodafone bulup bi hat patlattım. Sonra da Berlinin en ucuz marketini anında keşfedip bi kac bi sey alıp gerı döndüm.
  Bu arada dönerken okulun yerini de keşfettim. Yarın sabahın ilk işi okula gitmek...
Kendinize iyi bakın...